top of page

-

Burun Deliklerindeki Tercih

Prof.Dr. Ömer ARIFAGAOGLU / Tip - Haziran 2005

 

* Sag veya sol burun deliklerinden nefes almak,

sinir sistemimizde ne gibi farkli faaliyetlerin olusturulmasini netice vermektedir?

* Burun tikanikligiyla, beynimizin aktivitesi arasinda nasil bir münasebet vardir?

* Aldigimiz hava, burun içinde nasil bir islem neticesi vücut sicakligina

esit hâle getirilmektedir?

* Agizlarindan nefes alarak uyuyan kisiler,

uyandiklarinda bogazlarinda neden kuruluk hissetmektedir?

* Burnumuzdaki killarin vazifeleri…

* Alinan havanin burun boslugunda agir ilerlemesinin bazi hikmetleri…

Burnun, yerine, yapisina ve ölçülerine baktigimizda; tesadüflere yer birakmayan bir

nizam ve intizamla yaratildigina, birçok hikmetle yüklü olduguna sahit oluruz. Sadece

solunum açisindan bakildiginda bile, burnumuza; havanin filtre edilmesi, isitilmasi ve

nemlendirilmesi gibi üç önemli vazifenin yüklendigi görülür. Bu üç vazifenin

gerçeklestirilebilmesi için, havanin burun boslugunda yavas ilerlemesi gereklidir. Sâyet

hava, burun içinde hizli ilerleseydi, içindeki tozlar süzülmeden, soguk ve kuru olarak

akcigerlere gidecekti. Bunun neticesinde de solunum yollari ve akcigerlerde faranjit,

bronsit, sinüzit ve pnömoni (zatürre) gibi hastaliklar daha kolay ortaya çikabilecekti.

Agizdan nefes alanlarda bu fonksiyonlar yerine getirilmediginden bahsolunan

hastaliklarin ortaya çikma riski, daha yüksektir.

Genellikle sigara içimine bagli gelisen girtlak kanseri ameliyati geçirmis (bogazi delik)

hastalarda da bu tür enfeksiyonlar, sik görülür. Çünkü bu tür ameliyat geçirmis kisiler,

havayi bu delik vasitasiyla alir. Özellikle havadaki tozlara ve kuru havaya alerjisi

olanlarda aksirik, nefes darligi ve astim krizleri ortaya çikabilir. Ayrica burun boslugunda

bulunan killar da, havanin yavas geçisi ve filtrasyonu açisindan önemlidir.

Acaba havanin yavas ilerlemesi için burunda hangi mekanizma isletilmektedir? Havanin

yavas ilerlemesi için, burnun orta duvarindan yanlara dogru uzanan bu kivrimli

çikintilar, konka olarak isimlendirilir. Nefes aldigimizda, havanin sadece bir kismi

konkalar arasindan sikisarak geçer. Bu esnada konkalara siki temas ile hava içindeki

tozlar, konkalarin yüzeyindeki mukus adi verilen koyu siviya yapisir. Arta kalan hava ise,

konkalara çarparak geriye dogru dairevî bir hareket yapar. Buna, havanin burun içinde

türbülansi denir. Türbülans ile, hava bir miktar burun boslugunda bekletilmis ve

döndürülmüs olur. Bu sirada havanin isitilmasi, yani vücut isisina esit hâle getirilmesi

saglanir. Burada gerektiginde bunun tam tersi bir durum da söz konusudur. Eger alinan

havanin sicakligi, vücut sicakligindan daha yüksekse, hava, burunda sogutularak vücut

sicakligina yaklastirilir.

Ayrica havadaki su buhari basinci sifira yakinken (3 mmHg) burunda bekleme esnasinda

havaya katilan su molekülleri ile 47 mmHg'ya yükseltilir. Daha açik ifadeyle, burun

boslugundaki su molekülleri buharlasarak havaya katilir. Agzindan nefes alarak uyuyan

kisilerde, sabah bogaz ve yutakta kuruluk olur. Çünkü hava nemlendirilmeden akcigerlere

çekilmistir. Bu sebeple kalorifer üzerine birakilacak içi su dolu bir kapla, odanin havasinin

nemlendirilmesi oldukça faydalidir.

Burundaki iki farkli delik

Gidalarin vücuda alinmasi için, tek giris yeri mevcutken, akcigerlere giden havanin sag ve

sol burun deligi olmak üzere iki giris kapisi vardir. Sag veya sol burun deliklerinden nefes

almanin solunum ve akcigerlerde fark edilir bir tesiri bulunmamaktadir.

Bilim adamlari sag veya sol burun deliklerinden nefes almanin farkli olup olmadigini

arastirmislar ve çok enteresan bilgilere ulasmislardir. Son arastirmalardan edinilen

bilgilere göre insanlar aslinda tek burun deligiyle nefes alip vermektedir. Yani bir burun

deliginden geçen hava miktari, digerine göre kat kat fazla olabilmektedir. Insanlarin

günlük islerinde agirlikli olarak kullandiklari ele 'baskin el' dendigi gibi, havanin

çogunlukla alindigi burna da 'baskin burun' denmektedir. Ancak sürekli ayni burun

deliginden nefes almiyoruz. Yani burunda baskinlik degisken bir durumdur. Bir burun

deliginin baskinligi, yirmi bes dakika ile sekiz saat arasinda degismektedir. Bu degismeye

tip dilinde 'nazal siklus' denmektedir. Bir burun deligi baskin oldugunda, o burnun

boslugundaki damarlar daralirken (dekonjesyon), burun boslugu genisler. Bu esnada, diger

burun boslugundaki damarlar genislerken (konjesyon), burun boslugu daralir.

Burun mukozasi altinda bulunan sinir uçlari, beyinle irtibatli oldugundan, nazal siklus,

beynin normal çalismasina ve fonksiyonlarina tesir etmektedir. Eger sag burundan nefes

alinirsa, ki bu diger burun tikanarak da uygulanabilir, sol beyinde elektrikî aktivite artar

ve bu beyinden elektroensefalogram (EEG) ile izlenebilir. Tersine eger sol burundan nefes

alinirsa, sag beyinde elektrikî aktivite artar. Bir burundan asiri hava geçisi o burun

mukozasinda mekanik ve dokunma duyulari hâsil etmektedir. Burun mukozasina lokal

anestezi uygulandiginda, sinirlerin uyarilmasi ortadan kalkar.

Bilindigi üzere, insan beyni sag ve sol olmak üzere iki yarim küreden yaratilmistir. Diger

taraftan irade disi çalisan iç organ faaliyetlerini düzenlemekle vazifelendirilmis olan

otonom sinir sisteminin iki ana dali vardir: 1- Sempatik sinir sistemi, 2- Parasempatik

sinir sistemi. Sol beyin yarim küresi sempatik sinir sistemi faaliyetlerini düzenlemekle

vazifelendirilmisken, sag beyin yarim küresi parasempatik sinir sisteminin fonksiyonlarini

tanzim etmekle vazifelendirilmistir. Yani sag burundan nefes alirken farkinda olmadan

sempatik sinir sisteminin, sol burundan nefes alirken de parasempatik sinir sisteminin

faaliyetlerini artirmis oluyoruz.

Sempatik sinir sistemi, heyecan ihtiva eden hâdiselerde daha fazla rol üstlenir. Bu sistem,

âni karar verilmesi gereken hâdiselerde (meselâ evde bir fareyle veya sokakta bir saldirgan

köpekle karsilastigimizda) hizla çalismaya baslar ve kana adrenalin salinmasina vesile

olur. Buna sempatik sistemin, "mücadele et veya uzaklas" cevabi denir. Her iki durumda da

kaslarin kullanilmasi için, enerji ve hareket gereklidir.

Heyecan ve macerayi biyolojik bedende hissetmemizde rol oynayan adrenalin, kalbin hizli

çarpmasina, daha çok kan pompalamasina ve tansiyonun yükselmesine vesile olur. Aslinda

bu hâdiseler, vücudumuzun olaganüstü durumlara intibaki açisindan oldukça faydali

olmakla birlikte, kalbi de yormaktadir. Halk dilinde söylendigi gibi, "heyecan kalbe

zararlidir." Hekimler, kalb hastalarina heyecani yasaklarlar. Sempatik sistem; hayat

akisinda zaman zaman karsilastigimiz heyecanli durumlarda, vücudumuzun verecegi

cevabi düzenlemek, hava yollarini genisletmek, göz tansiyonunu, mide ve bagirsak

hareketlerini azaltmak gibi daha birçok önemli fonksiyonla vazifelendirilmistir.

Son yillarda bazi arastirmacilar, kalb hastalarina ve tansiyonu yüksek olan hastalara tek

tarafli burun solunumu tavsiye edilebilecegini söylemektedir. Çünkü sag burun

tikandiginda, sadece sol burundan nefes alarak sempatik sistemin faaliyetlerini

azaltabiliriz. Bu manevra ile kalb hizi azaltilabilmekte ve tansiyon düsürülebilmektedir.

Kendisine kalbin hizini azaltmak, tansiyonu düsürmek, mide ve bagirsak faaliyetlerini

optimize etmek gibi vazifeler verilmis olan parasempatik sistem, daha çok istirahattaki

faaliyetlerle irtibatlandirilmistir. Parasempatik sistemi daha baskin olan kisiler heyecan ve

stres yapmayan sogukkanli tiplerdir. Bilim adamlari bu kisilerin kalb krizleri ve ani

ölümlere daha az mâruz kaldiklarini bulmuslardir. Yani bu tür kisilerin sebepler açisindan

daha uzun yasamalari muhtemeldir.

Insanin daha hareketli, heyecanli veya daha sakin olmasi ile, iki burun deliginin ayni anda

fakat farkli nispetlerde çalistirilmasi (asimetrik fonksiyon) yani nefes alma sürelerinin

farkli olmasi arasinda bir münasebet olabilir. Sebebini bilmedigimiz kabz ve bast gibi ruh

hâllerine bedenimizin uyum cevabi da burundaki bu fizyolojik mekanizmayla baglantili

olabilir. Yapilan bazi arastirmalarda dogustan sol burunlari tikali olan kisilerde, kalb

hastaliklari ve tansiyon yüksekliginin daha erken ortaya çiktigi bulunmustur. Buna "burun

bölümlenmesindeki sapma" (nasal septum deviasyonu) denmektedir. Bu hastalikta, burnun

orta duvari bir tarafa kaydigindan, burun deliklerinden biri tikanmakta ve kisi bu

durumda açik olan delikten nefes almaktadir. Dogustan gelen bu rahatsizlik ameliyatla

kolayca düzeltilebilmektedir.

Netice olarak Alîm-i Mutlak ve Hakîm-i Mutlak agzimizi tek yaratirken, burnumuzda

iki delik yaratmistir. Çünkü birinden nefes almakla, digerinden nefes almak arasinda sinir

sisteminin vazifeleri açisindan fark vardir. Burun sadece bir solunum vasitasi veya yolu

degildir. Burundan nefes almak önemlidir. Burun tikanikliklari ve burundaki diger

rahatsizliklar âcilen tedâvi edilmelidir. Burun tikanikliklari beynimizin aktivitesini

azaltmaktadir. Hem beynin oksijensiz kalmasina sebep olarak, hem de beynin uyarilmasini

engelleyerek beyin aktivitesinin düsüsüne sebep olmaktadir. Bilhassa okul çagindaki

çocuklarda basari puanlarinin azalmasinin sebepleri arasinda, burun tikanikligi da

aranmalidir.

 

© 2023 by Name of Template. Proudly created with Wix.com

bottom of page